“Giderdi su,
Giderdi orman,
Giderdi toprak”
Öyle bir yerde, Sivas’ta, 1927’de doğdu Hasan Hüseyin Korkmazgil. “Gürün’de doğdum/mutlu günlerin dışında/ekmek kavgasının içinde doğdum/” Kıpır kıpır, soluk soluğa gitti 1942’de parasız yatılı Niğde Ortaokulu’na. Adana Erkek Lisesi’ni 1948’de bitirdi. Adım adım, kulaç kulaç ilerleyecek Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nden 1950’de mezun olacaktı. Yay gibiydi; coşkulu ve
öfkeli. Nehirler boyunca gitti. Öğretmenlikten siyasi eylemleri gerekçesiyle atıldı, hüküm giydi. Amacı koşmak değil denize varmaktı. Nehirler gibi zor, çetin ve umutluydu. 1955-1960 yıllarında arzuhalcilik, tabela ve portre ressamlığı, inşaat işçiliği yaptı.İlk şiiri 1959’da Dost dergisinde çıktı.1960’da İstanbul’a, sonra Ankara’ya yerleşti.Akis ve Forum dergisinde çalıştı (1968-1970).Kızılırmak adlı kitabı nedeniyle 142.maddeden yargılandı, aklandı.“Bir Oğlum Olacak Adı Temmuz” demişti bir şiirinde ve iki hırçın sudan bir Temmuz doğdu.1983’te beyin kanaması geçirdi ve Şubat 1984’te vefat etti. Nehirler gibi uzun, hırçın ve dur durak bilmeden gitmişti.
Bıçak sırtı artık yaşamak. Göç etti ve hâlâ göç etmekte turnalar, ardında ağıtlar bırakarak. Şairin 26 Şubat 1984’te yaşama veda etmeden önceki son ve on üçüncü şiir kitabı (1983) “Işıklarla Oynamayın” idi. Ozanın eşi Azime Korkmazgil bundan sonra “Kandan Kına Yakılmaz” (1985) ve” Tohumlar Tuz İçinde” şiir kitaplarını okurla buluşturdu.
Asım Bezirci şöyle anlatıyor Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirini: “...Şairin derin duyarlılığı, gür sesi, geniş soluğu, renkli hayali, işlek Türkçesi ile diyalektik bir görüş ve insancıl bir bakışa yaslanan hayat ve tabiat sevgisi, barış ve özgürlük tutkusu, devrim ve bağımsızlık özlemi birbiriyle kaynaşarak etkili bir bileşim meydana getirirler. Bu lirik birleşimin düzeyi yalnızca H. Hüseyin için değil, son dönem toplumcu şiirimiz için de bir aşamadır.”
Korkmazgil, baharların, kardeşliğin, barışın, insanca yaşamanın, sevgi ve saygıların ozanıdır. Ona göre şiir, cılız olduğu zaman hiçbir işe yaramaz. Ancak, güçlü olduğu zaman sömürüyü dize getirir. Şiirleri anlaşılır nitelikte ve dünyaya açıktır. "Benim şiirim apaçıktır güneşe" der. Hemen toplumun bütün kaynaşmaları, şiirlerinde yansır. Halk türkülerinden dizeler alır ya da onlara yakın dizeler kurar. "Bir kalemi yedi kardeş üleşir/Ölen ölür ölmeyenler ağlaşır" Sözün tüm olanaklarını zorlayıp daha ötelere geçmek ister. "...ben nar deyince şiirimde/kokusu gelmelidir gül bahçelerinin/... yetmiyor bana sözler" Ruhi Su nasıl sesine Anadolu'yu yüklemişse, H. Hüseyin de sözüne ve şirine Anadolu'yu yüklemiştir. Yüreği her zaman kırılmaya hazır "İncecik bir söğüt dalı"dır sanki.
"Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü aşk şiirden önce gelir sende
Oysa şiir önünde gitmelidir her şeyin
Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin
Çünkü aşk
Kavganın içindedir
Çünkü sen
İçindesin kavganın."
“acı çekmek özgürlükse
özgürdük ikimiz de
o yuvasız çalıkuşu
bense kafeste kanarya
o dolaşmış daldan dala
savurmuş yüreğini
ben bölmüşüm yüreğimi
başkaldıran dizelere”
“Dostum dostum güzel dostum.
Bu ne beter çizgidir bu.
Bu ne çıldırtan denge.
Yaprak döker bir yanımız.
Bir yanımız bahar bahçe.”
Comentários