top of page

GİDİŞ

Geç kalmak, ertelemek, yarına bırakmak bunlar devamlı yaptığımız hatalar. En akıllımız bile, nasıl da aldanıyor yaşamın yalandan hallerine. Nasıl da, uzun uzun hesaplar yapıyor, üç yıl, beş yıl sonranın planlarını projelerini kuruyor ve her şey kendi ellerindeymiş gibi davranıyor. Hiç de öyle değil. Dün çoktan geçmiştir ve yarın dediğimiz şeyse sadece umutların toplamıdır.

Bu Dünya’da sadece ve sadece yaşanılan an vardır. O kadar.

Meselâ, mutluluğun hesabı kitabı olmaz. Sevginin de öyle.

Huzuru, sevgiyi, iyiliği sipariş edemez insan. Hayatla randevu olmaz! Aşk anlıktır, mutluluk anlık. Sarılmak, sarmak anlıktır. Öncesi ve sonrası yoktur. Siz bakmayın, olur olmaz her şeylerini sosyal medya sayfalarına taşıyan insanlara. Onların çoğu, sırf bu yüzden bile, anı yaşayama yanlardır. Doğum gününde pasta üfleniyorsa, o anki mutluluğa ortak olunmalı ve fotoğraf çekip bir yerlerde paylaşmak uğruna heder etmemeli. Ya da bir konserde isek, oturalım, ne var ne yok unutalım ve sahnedeki sanatçıya yoğunlaşalım. "Akşam eve gittiğimde, bu anı milletle paylaşırım." diyerek, oradan uzaklaştığımızı ve anı yaşayamadığımızın farkına varalım. Sevdiklerimizle mi buluştuk, yıllar sonra, hasret kaldığımız birini mi gördük, çoktandır istediğimiz bir kenti gezmeye mi gittik, kapatalım telefonu, tableti. O an, gerçek olan tek zamandır ve o zamandan uzaklaşmayalım. Ertelemek yanılgıdır, ertelemek yanılsama. Ertelemek pişmanlıktır, ertelemek kaybetmek.

Erteleyen her insan sadece yaşamış gibi yapar ve o da diğerleri gibi hayatı ıskalayarak yaşama veda eder. Vaktimiz varken, sevelim, sevilelim, sözümüzü söyleyelim, sevdiklerimizi arayıp soralım, kırdıklarımız varsa, gönüllerini alalım, sevgimizi de, saygımızıda  de yarına ertelemeyelim. Vedat Günyol yaşamında hiç maddi serveti olmadığını ve en önemli  değerinin sadece zaman olduğunu her konuşmasında dile getirir.

 Hiç beklemediğin bir anda gelir o telefon. ''O öldü...''

Hiç beklemediğin bir anda anlarsın ki yarına kalmamalı sevmek, sarılmak, omuzunda ağlamak, ''Bir şeye ihtiyacın olursa ben buradayım.'' demek. Yarına güvenmişsindir. ''Bugün olmazsa yarın olur'' demişsindir. Yarın diye bir şey olmadığını anlarsın o hiç beklemediğin anda. Eksik kalır cümle. Kavuşma eksik kalır.

''Bak ben geldim.'' diyecektin belki. Sen eksik kalırsın.

Dün gitmiştir. Yarın gelemeyecektir. Yaşadığın an gerçektir sadece. Vakit varken geç kalmamalı insan, ne sevdiğine ne de kendisine.  İçte, içer de bir yerlerde kök veren ne varsa yarına kalmamalı. Vakit varken ağlamalı, gülmeli, kederle de kaderle de tanışmalı.

hiç beklemediğin bir anda gelir o telefon. ''O öldü...''

Anlarsın ki, ertelemek hatadır. ertelemek yanılgıdır. Şimdi,

şu anda, varsa imkanın,yoksa da, hani yaratılacak gibiyse.

Yanındaysa sarıl ona. Değilse, telefonla ara. Yollara düş, bul. ''Sana geldim' de ''Sebebim yok özlemden başka. "Sonra" dediğin geç kalmaktır hep. Geç kalma. Yoksa,hiç beklemediğin bir anda gelir o telefon. ''O öldü...''

Belki yarın geç olur da söyleyeceklerini diyemezsin. Olur olmaz işler ve kişiler için kendinizi yormayın, üzmeyin, incitmeyin. "Güzelleş be oğlum, şimdilik ölüme kadar hayattasın." diyen Küçük İskender haklıydı. Hemen şimdi mutluluğu arayın dostlarım, sakın yarına bırakmayın. Kendimden biliyorum. Zamansız gidiyor sevdiklerimiz ya da bizler. Geriye sadece fotoğraflardaki anılar kalıyor.

Şair Ahmet Erhan’ın “Oğul” adlı şiiri kaybedilen zamanı ve sevgili annesine kavuşmasını ,sarılmasını anlatır.

“Anne ben geldim, üstüm başım

Uzak yolların tozlarıyla perişan

Çoktan paralandı ördüğün kazak

Üzerinde yeşil nakışlar olan

 

Anne ben geldim, yoruldum artık

Her yolağzında kendime rastlamaktan

Hep acılı, sarhoş ve sarsak

Şiirler çırpıştıran bi adam

 

Kurumuş kuyunun suyu, incirin

sütü çoktan çekilmiş

Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi

Ayrık otları, dikenler bürümüş

 

Kapıdaki çıngırak kararmış nemden

Atnalı ve sarmısak duruyor ama

Oğlum, mektup yaz diyen

Sesin hala kulaklarımda

 

Anne ben geldim, ağdaki balık

Bardaktaki su kadar umarsızım

Dizlerin duruyor mu başımı koyacak?

Anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..”

 

           

Comentários


bottom of page