Beğenilmek, takdir edilmek, birileri tarafından görülmek ve övgü almak, az ya da çok her insanın ihtiyacı ve beklentisidir. Çağdaş, bilimsel ve eğitimli toplumlarda bireyler daha küçük yaşlarda güven, anlayış ve sabır içinde büyüyebilmekteler. Bundan dolayı özgüvenleri de aynı derece de sağlıklı bir gelişim gösteriyor. Bu sebeptendir ki, çok fazla ilgi, alaka, beğeni, övgü açlığı yaşamıyorlar. Görülme ve fark edilme kaygısının en çok ortaya serildiği alanlardan bir tanesi de sosyal medya. Sosyal medyada hepimiz bir şekilde yeteneklerimizi, özelliklerimizi ve marifetlerimizi paylaşıyor ve bunun sonucunda geri bildirimler almak istiyoruz. Bunu kimi şiir yazarak, kimi resim yaparak, kimi de yediğini içtiğini paylaşarak yapıyor. Arada türkü söyleyenler, dedikodu yapanlar, komiklik edenler, önüne gelene çatanlar, her şeyi en iyi biliyormuş gibi yapanlar, hastalıklarını, dertlerini anlatanlar. Aslına bakarsanız, burada bir yanlış ya da doğru yok. Herkes yapabildiğini, becerebildiğini, içinden geleni paylaşma özgürlüğüne sahip. Yalnız dikkat edilmesi gereken nokta, sırf bu fark edilme açlığını doyurmak uğruna rezil rüsva olmamak ve onuru ayaklar altına almamaktır. Örneğin evdeki ihtiyarlarla dalga geçip, onların görüntülerini paylaşmak. Linç çeteleri kurup, insanlara saldırmak, onların ailelerine küfür ve hakaret etmek. Aile içinde halledilmesi gereken sorunları sosyal medyaya taşımak. Başkalarının yanlış yönlendirmesiyle kendini kahraman ilan etmek, berbat, çirkin, ucube şeyleri sanat diye insanların gözüne sokmak. Çirkinleşmek, çamurlaşmak, çirkefleşmek.
Sadece birkaç yüz fazla beğeni alma uğruna bu saydığım rezilliklere değer mi? Bu ülkede kaç kişi televizyon sayesinde bir gecede meşhur olmuş, ertesi gün piyasadan silinmiştir, unuttunuz mu?
Meşhur olmak, sosyal medya fenomeni olmak, insanları sahte yüzlerle kandırmak çok kolay. Öyle ki bunları yaparken kepazelikte sınır tanımamaktadırlar. Bir yandan felsefi yazılar paylaşan bir adamın yazıları ancak üç beş beğeni toplarken, diğer yandan koca göbeğini sağa sola sallayan biri milyonlarca takipçi kazanabiliyor.
İşte bu da geri kalmış toplumların nasıl acınacak bir durumda olduklarının en bariz örneğidir. Arz ve Talep! Sadece küfür edenin değil, küfür yiyenin de mutlu olduğu garip çelişkiler dolusu bir yer. Burası küfürü yedim ama kaç yüz bin takipçim oldu. Buna teşekkür eden zavallı, ezik insanlarla dolu bir çukur. Fark edilmek uğruna eğilip bükülmeye değmez.
Siz kendinizi beğenin, kendinizi sevin yeter!
Comments