top of page
Yazarın fotoğrafıgorunumhaber

“Erkan Kalk ve Gününü Kazan”


İbrahim YILMAZER yazdı..

İşletmeci

"Üç sabah erken kalkan, bir gün kazanır." Türk Atasözümüze göre zamanın ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu anlıyoruz, Erken kalkmak geçmiş kültürlerde ve tüm büyük medeniyetlerde disiplin, bereket ve başarıdır, “Erken kalk ve gününü kazan”

 

Vaktiyle, memleketin birinde, bir kamu kurumuna yeni bir müdür atanır. Kurumu köşe bucak gezen genel müdür, yardımcılarının yanına çağırır ve “kurumdaki tüm demirbaşları hırsızlığa karşı sigortalayalım” emrini verir ve ekler. “Ancak büyük salonda ki saat istisna.”

 

Müdür yardımcılarından biri lafa girer: “Af buyurun müdürüm. Saati niçin istisna tutuyoruz?” Genel müdür alaylı bir şekilde cevap verir: “Bütün memurların gözü gün boyu o saatte. Endişe etmeyin, o saati kimse çalamaz…”

 

Bugünkü köşe yazımız “saat farkı” veya okula giden öğrencilerin sabahın zifiri karanlığında “yaz saati” uygulaması hakkında olacak diye acele etmeyin, Memur ile vatandaşın saati arasındaki farktan bahsedeceğiz.

 

Fıkrada geçtiği üzere, dünya üzerinde saate bu kadar çok bakıp ta zamana bu kadar az riayet eden kim vardır diye sorarsanız, ülkemizin kamu idareleri diyebiliriz.

 

Adliyeye gidiyorsunuz, duruşmanız vaktinde başlamıyor. Doktora gidiyorsunuz, randevu saatinizde muayene olamıyorsunuz. Tapu Müdürlüğü, Nüfus müdürlüğü, araç muayene istasyonları, vergi daireleri, bankalar ve daha niceleri… Randevuya zamanında gelip beklemek boynumuzun borcu olmamalı…

 

Peki, niçin kamuda zamana riayet edilmiyor?

 

Kamunun iş yükü fazla desek, randevu saatleri ve zamanlı işler planlanırken bu durum hesaba katılabilir. Memur ve personel eksikliğinden kaynaklanıyor desek, gördüğümüz kadarıyla memur sayısı da az değil. Aksine fazla bile.

Galiba problemin başka büyük sebepleri var. Sistem eksiklikleri, liyakatin olmaması, denetimsizlik, tepeden inme yöneticiler, işin içine siyasetin karışması ve galiba tüm bunların bir süre sonra “bazı” memurların işine gelmesi.

 

Yani öyle görünüyor ki problemin çözümü için köklü bir sistem değişikliğine ve sıkı bir denetime ihtiyaç var sıkı denetim bazılarının keyfini kaçıracağı için de denetimi bir zümrenin tekeline değil, sisteme vermek gerek. Bunun için de öncelikle İnsanın ahlak dersi okuması lazım. Diploma sadece, meslek için işe yarıyor. Ahlâk deyince herkesin aklına aynı şey gelmiyor. Benim aklıma ilk gelen dürüstlük, doğruyu söyleme, zamana riayet etme, kimsenin hakkına girmeme, yanlışa boyun eğmeme, başkasının hakkına el uzatmama, kimseyi ölesiye bezdirmeme veya malından, özgürlüğünden, canından etmeme. Bunlara dikkat etmeden ahlâklı toplumdan bahsetmeyelim.

Kamu idarelerin de durum böyle. Peki ya özel sektörde ya da şahsi hayatımızda zamana riayet edebiliyor muyuz? Maalesef hayır.

Bir yerde arkadaşımızla buluşmak için sözleşiyoruz, neredeyse hepimiz gecikiyoruz. Kamudan, özel sektörden, arkadaşlarımızdan randevu alıyoruz ve maalesef randevularımızı kaçırıyoruz.

Söz verdiğimiz işleri zamanında teslim edemiyoruz. Hatta kendimizi bile ihmal ediyoruz. Yani sadece devletin değil, vatandaşların da zamana riayet noktasında problemleri var.

Bu problemin önemli sebeplerinden biri uyku düzenimiz. İşten arta kalan zamanımızı televizyona veya telefona, sosyal medya ya kaptırmış vaziyetteyiz.

Her günümüzü başka bir diziye ayırmış durumdayız. Diziler gece saatlerde sona eriyor. Sonrasında şöyle bir sosyal medyaya bakalım desek, yatış saatimiz gece yarısını çoktan geçmiş oluyor.

Hayatın böyle yaşayan birisi de uykusunu alabilmek için geç kalkıyor ve bütün gününü bir öğleden sonraya sıkıştırmaya çalışıyor, “Erken kalkan yol alır.” derler. 8’den sonraki uyku israftır aslında. Erken kalkıp doğanın uyanışına, sabahın o güzel kokusuna ortak olmak lazım. 11’den sonraki günün ne önemi var? Geç kalkma lüksü olmayanlar ise yaptığı işi bir mecburiyet olarak görüyor ve yaptığı işten keyif almıyor, hakkını veremiyor, dört gözle mesainin bitmesini bekliyor.

İş bir kenara dursun, bu hayat tarzını alışkanlık haline getirmiş bir kişi, ailesine, özel hayatından dahi zor vakit bulabiliyor.

Bu sıkıştırılmış hayattan kurtulabilmek için, insanları değerlendirirken en çok baktığım özellikleri; verdikleri sözü tutmaları, randevuya zamanında gelmeleri, çalışkan, dürüst ve vefalı olmaları, dedikodu yapmamalarıdır. Gerisi teferruattır.

151 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page