ENERJİ MALİYETLERİ
- Vicdan ALADAĞ
- 4 Nis
- 4 dakikada okunur
Yenilenebilir enerji maliyetleri 2025’te düşmeye devam edecek
BloombergNEF'in (BNEF)(BNEF=küresel emtia piyasalarını ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişi yönlendiren yıkıcı teknolojileri kapsayan stratejik bir araştırma sağlayıcısı) yayımladığı son rapora göre, güneş, rüzgâr ve pil teknolojileri gibi temiz enerji kaynaklarının maliyetlerinin 2025 yılında % 2 ila % 11 arasında düşerek yeni bir rekora imza atması bekleniyor.
Güneş enerjisi ve sürdürülebilirlik öne çıkıyor
Avrupa Komisyonu, tarım ve gıda sektörünün geleceğine dair kapsamlı bir vizyon sunan "Tarım ve Gıda Vizyonu" başlıklı yol haritasını yayımladı.
Bu strateji, sürdürülebilir tarım uygulamalarını teşvik ederken, enerji verimliliğini artırmayı ve yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonunu (bir araya gelerek birleşme)sağlamayı amaçlıyor. AB ,böyle bir belgede ilk kez, güneş enerjisinin enerji güvenliğini artırma, sektörü karbondan arındırma ve çiftçilerin gelirini desteklemedeki rolünü Avrupa Komisyonu güneş enerjisini tarım için tamamlayıcı bir araç olarak açıkça tanımlıyor; enerji güvenliği sağlıyor, sera gazı emisyonlarını azaltıyor ve en önemlisi çiftçilere ek gelir kaynakları sunuyor. Güneş enerjisi ve tarımı birleştiren Agrisolar(aynı arazide birden fazla alanda üretime imkan tanıyan bir makenizma), bugün 200’den fazla projede faaliyet gösteren Avrupa genelinde kanıtlanmış bir konsepttir. Bu güneş enerjisi entegrasyonu, taşınabilir gölge sağlayarak, su kullanımını azaltarak, toprağı yenileyerek ve ayrıca mahsulleri ve hayvanları aşırı sıcaktan koruyarak iklim dayanıklılığını artırır. Uygun güneş enerjisi kurulumuyla birleştirilen rejeneratif (yenilenme) tarıma geçiş, yıllık 235 bin avroya(1 avro yaklaşık 40,00 TL.den hareketle 235 000 avro=9 400 000 TL.dir.) kadar kâr artışına yol açabilir. Komisyon artık bu vizyonu eyleme dönüştürmelidir. AB Ortak Tarım Politikası’nda somut değişiklikler ve Üye Devletleri daha iyi bilgilendirmek ve Agrisolar’ın faydalarını Avrupa genelinde daha fazla çiftçiye ve kırsal ekonomiye yaymak için özel rehberlik hizmetlerinin verilmesi gerekmektedir.
Özellikle, tarım sektöründe güneş enerjisinin kullanımı, çiftliklerin enerji maliyetlerini düşürmek ve karbon ayak izlerini azaltmak için önemli bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Avrupa’da güneş enerjisi pazarı, yenilenebilir enerjiye geçiş ve enerji güvenliğini artırma ihtiyacının etkisiyle 2024 yılında dikkate değer bir büyüme kaydetti. Güneş enerjisi, AB’nin iklim hedeflerine ulaşma ve fosil yakıt ithalatına bağımlılığı azaltma stratejisinin temel taşı olarak ortaya çıkmıştır.
Ayrıca, Avrupa Araştırma Alanı (ERA) kapsamında hazırlanan raporla üye devletlerle ortak güneş enerjisi araştırma ve yenilikçilik gündemi oluşturulmasını hedefliyor. Bu girişim, tarım sektöründe güneş enerjisinin daha etkin kullanımını desteklemeyi amaçlıyor.
Avrupa Komisyonu’nun bu vizyonu, tarım sektöründe güneş enerjisinin benimsenmesini teşvik ederek, hem sürdürülebilir tarım uygulamalarını desteklemeyi hem de enerji sektöründe yenilenebilir kaynakların payını arttırmayı hedefliyor.
AB, elektrikli araç piyasasında yerli pil üreticilerini desteklemeye hazırlanıyor
Avrupa Komisyonu Başkanı, Avrupa'nın elektrikli araç pazarında daha güçlü bir tedarik zinciri oluşturabilmesi için yerli pil üreticilerine doğrudan destek sağlama seçeneğini değerlendirdiklerini açıkladı.
Brüksel’de düzenlenen Avrupa otomotiv endüstrisinin geleceğine ilişkin toplantının ardından konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı özellikle pil üretimi konusunda Avrupa’nın daha dirençli hale gelmesi gerektiğini vurguladı. “Kendi üretim kapasitemizi genişletirken, ithal pillerin daha uygun maliyetli olduğunu görüyoruz ve bu durum rekabet açısından bir zorluk oluşturuyor.” dedi.
Başkan, AB’nin pil üreticilerini desteklemenin yanı sıra Avrupa’da üretilen pil hücreleri ve bileşenleri için kademeli olarak içerik gereklilikleri getireceklerini belirtti. Elektrikli araç pillerinin maliyetinin yükselmesine izin veremeyiz, ancak yeni bağımlılıklar da yaratmamalıyız. Bu nedenle doğrudan destek mekanizmalarını değerlendiriyoruz. Aynı zamanda bürokrasiyi azaltarak düzenlemeleri sadeleştirmeye devam edeceğiz.” dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı, kıtanın otonom sürüş teknolojilerinde yazılım ve donanım açısından önemli bir atılıma ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, bu alanda küresel rekabetin yoğunlaştığını ve AB’nin daha hızlı hareket etmesi gerektiğini belirtti. Bu doğrultuda, sektör oyuncularının bir araya gelerek güçlerini birleştireceği bir “endüstri ittifakı” kurulacağını duyurdu.
Ayrıca Avrupa’da otonom sürüş teknolojilerinin yaygınlaşmasını hızlandırmak için büyük ölçekli pilot projelerin başlatılacağını ifade ederek, “Hedefimiz net: Otonom araçları Avrupa yollarında daha hızlı görmek istiyoruz.” dedi.
Toplantıda, otomotiv sektörünün temiz mobiliteye geçiş sürecinde daha fazla esneklik talep ettiği de gündeme geldi. İklim hedeflerine bağlı kalmanın önemli olduğu vurgulanırken, aynı zamanda sanayinin öngörülebilirlik ihtiyacını da göz önünde bulundurdukları belirtildi.
Özellikle 2025 yılı emisyon hedefleri ve şirketlerin uyumsuzluk durumunda karşı karşıya kalacağı cezalar konusunda, Komisyon’un daha dengeli bir yaklaşım benimsemeyi planladığını ifade edildi. Bu doğrultuda, bu ay içinde CO2 Standartları Yönetmeliği’nde değişiklik önerisinde bulunacaklarını duyurdu.
Yeni düzenlemeyle birlikte, şirketlere yıllık hedefler yerine, emisyon azaltım hedeflerine ulaşmaları için üç yıllık bir uyum süresi tanınması öngörülüyor. Hedefler değişmeyecek ancak sektörün daha fazla hareket alanına sahip olması sağlanacak.
Yoğunlaştırılmış güneş enerjisi, yerel ekonomilere ve istihdama katkı sağlayacak
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, son on yılda yoğunlaştırılmış güneş enerjisi (CSP) kapasitesi beş kat artarak 2010 yılında 1,2 GW seviyesinden 2020’de 6,4 GW’a ulaştı(1GW=1 milyar Watt)Ancak büyük bir potansiyele sahip olmasına rağmen, CSP yatırımlarının son yıllarda yavaşladığı gözlemleniyor.
IRENA’nın tahminlerine göre, Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için CSP kapasitesinin 2030 yılına kadar 196,7 GW’a, 2050 yılına kadar ise 872,6 GW’a ulaşması gerekiyor. Bunu gerçekleştirmek için 2030’a kadar 657 milyar dolar, 2030-2050 arasında ise ek 1,83 trilyon dolarlık yatırım şart.
Büyük istihdam potansiyeli
CSP projeleri, kurulum ve işletme aşamalarında önemli sayıda istihdam yaratma kapasitesine sahip. IRENA’nın raporuna göre, 2022’de CSP alanında 80 bin kişi çalışırken, gerekli dönüşüm sağlandığı takdirde bu rakam 2030’da 449 bine, 2050’de ise 767 bine yükselebilir. Bir CSP tesisinin inşa edilmesi, toplamda yaklaşık 1,16 milyon kişi/günlük işgücü gerektiriyor.
CSP’nin en büyük avantajlarından biri, termal enerji depolama (TES) sistemleri sayesinde enerji üretimini dengeli hale getirebilmesi. Gündüz depolanan enerji, gece saatlerinde ya da enerji talebinin yoğun olduğu saatlerde kullanılarak elektrik arzında süreklilik sağlanıyor. Özellikle güneş enerjisine bağlı olarak enerji ithal eden ülkeler için bu teknoloji büyük bir enerji güvenliği avantajı sunuyor.
CSP tesisleri, yerel sanayi ile entegre edildiğinde ekonomilere önemli katkılar sağlayabiliyor. Özellikle mühendislik, tedarik ve inşaat (EPC) aşamalarında büyük oranda yerel işgücü kullanılabilmesi, istihdam yaratmanın ötesinde, yerel teknoloji gelişimini de destekliyor. CSP tesislerinde çalışanların yüzde 79’u düşük ve orta seviyede teknik becerilere sahip kişilerden oluştuğu için, meslek okulları ve sertifika programları aracılığıyla kolaylıkla eğitim sağlanabiliyor.
CSP, güneş panelleri (PV) ve rüzgâr enerjisi gibi diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla hibrit sistemler oluşturarak, enerji arzının daha dengesiz olduğu bölgelerde çözüm sunabiliyor. Örneğin, Fas ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde hibrit CSP-PV projeleri geliştirilerek enerji verimliliği artırılıyor.
Politika desteği şart
Raporda, CSP’nin yaygınlaşabilmesi için politika yapıcılara büyük görev düştüğü vurgulanıyor. Yerel sanayiyi destekleyen teşvikler, Ar-Ge yatırımları ve uzun vadeli finansman seçenekleri, CSP’nin daha geniş kitlelere yayılmasını sağlayabilir.
Rapor, CSP’nin sadece bir enerji kaynağı olmanın ötesinde, yerel kalkınmayı ve istihdamı destekleyen büyük bir ekonomik fırsat sunduğunu gösteriyor. Bu teknolojinin yaygınlaşması, sadece enerji dönüşümüne değil, aynı zamanda sürdürülebilir ekonomik büyümeye de katkı sağlayabilir.
Comments