Arama Kurtarma Derneğinde KADIN
Zehra Ünal yazdı...
Doğanın bir felaketi, bir kaza veya beklenmedik bir olay karşısında hayatlar kurtarma mücadelesi veren arama kurtarma derneklerinin önemi her geçen gün artıyor. Ancak, bu mücadele sadece fiziksel zorluklarla sınırlı değil. Bir kadın arama kurtarma üyesi olarak yaşadığım deneyimler, hem kişisel hem de toplumsal boyutta birçok engeli aşmam gerektiğini gösterdi.
Karar verme aşamasında, bazen saniyeler içinde hayat kurtarma sorumluluğu ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Kimi zaman bir ekibin parçası olarak görev almak, bazen de liderlik etmek durumunda kalıyorsunuz. Bu durum, tüm duygusal yükü ve baskıyı üzerinize almanızı gerektiriyor. Özellikle kadınların, bu tür bir ortamda seslerini duyurabilmeleri ve kendilerini kabul ettirebilmeleri kolay değil. Ancak, ben kendi içimdeki gücü bulmayı öğrendim; bu da, beni daha kararlı ve dayanıklı bir birey haline getirdi.
Adaptasyon süreci, belki de en zorlandığım aşamaydı. İlk defa bir beton kırıcı veya hilti kullanmaya başladığımda, güç ve dayanıklılık konusundaki önyargılarla yüzleşmek zorunda kaldım. Gözlerimdeki korku ve belirsizlik, her yeni görevle birlikte azaldı. Şu an, yerlerde sürünerek göçüklerin içine girdiğimde, bu sadece bir iş değil; aynı zamanda bir kadın olarak kendimi kanıtlama mücadelesiydi.
Bu süreçte, kadınlara tavsiyem asla geri adım atmamaları. Cesaret, sadece fiziksel zorlukları aşmakla değil, aynı zamanda seslerini duyurmakla da ilgilidir. Her birimizin, toplumda bir değişim yaratma potansiyeli var. Kadınların, arama kurtarma alanında daha fazla yer alması, sadece kendi güçlerini değil, aynı zamanda diğer kadınlara ilham verme potansiyelini de artırır.
Başarı hikayelerimiz, sadece bireysel değil, kolektif bir başarıdır. Birlikte daha güçlü olabiliriz; bu yüzden, kadınların arama kurtarma ekiplerinde daha fazla yer alması ve seslerini duyurması için çaba göstermesi kritik öneme sahip. Unutmayalım ki, her birimiz potansiyel bir hayat kurtarıcısıyız. Bu bilinçle hareket ettiğimizde, toplumda kadınların gücünü ve sesini artırabiliriz.
İnsan, varoluşu boyunca birçok canlıyla etkileşimde bulunmuş, onların hayatlarına dokunma fırsatını elde etmiştir. Bu dokunuş, sadece bir merhamet ifadesi değil, aynı zamanda doğanın dengesiyle olan derin bir bağın da yansımasıdır.
Her canlı, yaşama hakkına sahip ve her birinin kendi hikayesi var. İnsanlar, bazen bir hayvanın yarasına merhem olma, bazen de doğal yaşam alanlarına saygı gösterme yoluyla bu hayata dokunurlar. Bu, yalnızca bir görev değil, aynı zamanda ruhsal bir tatmin kaynağıdır.
Bir cana şefkatle yaklaşmak, insanın özünde var olan empatiyi ortaya çıkarır. Her dokunuş, hayatta kalma mücadelesi veren bir varlığın umudunu yeşertir. Dolayısıyla, insanın hayvan ayırt etmeden bir canın hayatına dokunması, hem doğaya hem de insanlığa dair büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, yaşamın çeşitliliğini ve güzelliğini kutlamanın en önemli yollarından biridir.
Ben bir kadın arama kurtarmacı olarak Lüleburgaz Doğal Afet Arama Kurtarma Derneği’nin bir üyesi olmaktan büyük gurur duyuyorum. Bu dernek sayesinde ekip ruhunun gücü ile birlikte birçok zorluğun üstesinden geldik..!
Elde ettiğimiz başarılar, yalnızca eğitim ve tecrübe ile değil, aynı zamanda dayanışma ve azimle de mümkün oldu. Her adımda, insan hayatının ne kadar kıymetli olduğunu hatırlıyoruz. Bizler, afet anlarında umudun ve güvenin simgesi olmaya devam edeceğiz.
Gelecekte de birlikte daha çok insana ulaşmak, daha çok hayat kurtarmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu yolda birlikte yürümek, her birimizin özverisiyle mümkün.
Comments