top of page

Eşekli Kütüphaneci 

Fakir Baykurt 'un son çalışması. Hasta yatağında gücü tükenene dek bu eserinin son çalışmalarını yapmış. Verdiği mesajlar oldukça başarılı. İnsanın her zaman elinden geleni yapması, insanların kardeşliği, kitaplarla dolu yaşamın hayatta neleri değiştirebileceğini bizlere anlatıyor. Bu kitabı en iyi kim anlar biliyor musunuz? Köyde büyümüş olanlar anlar! Okumayı çok isteyip okuyamamış olanlar anlar! Biz kitabı nerede görüyorduk, okutmadılar ki, diyenler; hayatla erken mücadeleye girenler anlar! 

Okuduğunuz kitap gerçeklerden yola çıkılarak kaleme alınmış.  "Beyim diyor, bizim yolumuz, köprü­müz, çeşmemiz yok; kitaplığı ne yapacağız? Anlatıyorum ona: Eğer kitaplığınız olursa, yolunuz, çeşmeniz, köprünüz de olur!" Gerçekçi olmak gerekirse ülkemizin en büyük problemi insanların bir meslek sahibi olmak için yırtınıp o mesleği kazandıktan sonra kendilerini geliştirmek adına hiçbir şey yapmamaları. Bir öğretmen çocuklar için sürekli kendini güncellemeli, bir insan çevredekileri için daima çalışmalar yapmalı. Değiştirdiğimiz tek bir hayat bile Dünyanın daha güzel olması için bir şanstır. Unutmayalım, Dünyayı değiştirmeye önce kendimizden başlamalıyız! "Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kar­deş sevgisi, yar sevgisi gibi bir sevgi." 

 Bulunduğumuz çağda, her şey çok kolay ve elimizin altında buna rağmen çoğu şeyden mahrum bırakabiliyoruz kendimizi. Yaşadığımız yerde kütüphaneler varken elimizi uzatma mesafesi kadar uzak olan kitaplara adım atmazken, vakti zamanında halk, kitap okusun diye elinden gelenin de fazlasını yapmaya çalışan paha biçilmez bir adamı okuyoruz bu eserde.

Bizler içerisinde yaşadığımız birçok konuyu ve kavramı yeteri kadar fark edemiyoruz. Günümüz dünyasının en önemli girişimcilik konularından bir tanesi de malum sosyal girişimcilik konusu ve bu kitap bu konuda çok muazzam bir örneği canlı kanlı olarak teşkil ediyor. Ve inanması zor belki ama bu kavramlar henüz dünyada gündeme gelmemişken bizim ülkemizden çıkmış üstelik uluslararası boyutu da var. Toplum yararına olmak üzere ve ücretsiz olarak verilen ya da geliştirilen hizmet ve değerleri bir bütün olarak sosyal girişimcilik olarak adlandırmak kimsenin aklına gelmeden yıllar evvel Anadolu'nun küçük bir şehrinden çıkmış girişimci ruhlu bir insanın tamamen yüreğinin sesini dinleyerek ortaya çıkardığı gerçek bir öykü. Okullarda ve özel derslerde girişimcilik konusunda örnek verilebilecek harika bir olay. Kitap olarak edebiyatımıza kattığı büyük değerin yanında bu yönüyle de dikkate alınması gereken bir eser diye düşünüyorum. Edebiyat Dünyamızın son dönem en büyük ustalarından olan Fakir Baykurt'un hasta yatağında son anlarına kadar emek verdiği ve o eşsiz anlatım tarzını sonuna kadar yansıttığı mükemmel bir kitap. Özellikle bizim gibi çocuk yaşlardan itibaren kitap kulüpleri ve dünya klasikleri gibi konulara ve edebiyata aşina olan insanların bile "Eşekli Kütüphaneci"ye bence yeterince ehemmiyet göstermemiş olduğumuzu keşfettim. Konu ile alakalı gazete haberleri, çeşitli belgeseller aracılığı ile yüzeysel bilgimiz olmasının ötesine geçememişiz. Köy Enstitüsünden çıkmış köy öğretmenine yakışan bir kitap. Fakir Baykurt bizlere Anadolu'yu, köyü anlatıyor. Köy insanlarına ve onların sorunlarına değiniyor. Eğitim, bilim, kardeşlik, dostluk ve barış gibi evrensel kavramları da es geçmiyor. Yalın bir dili ve neredeyse çocuk masalını andıran bir anlatımı var. Birbirinin içine geçmiş üç hikaye karşılıyor bizleri. Kitabın ismini aldığı hikaye Eşekli Kütüphaneci, kitabın en önemli hikayesi ve merkezde yer alıyor. Eşekli Kütüphaneci, Mustafa Güzelgöz adında bir adam. Çocuk ruhlu, duygusal ve hayalleri de çocuklarınki kadar güçlü. Kitap sevgisiyle doğmuş adeta. İçinde de gizli bir öğretmen yatıyor. Karanlığa, cahilliğe ışık tutmayı öğretmek istiyor insanlara. Bunu da en güzel yolla yapıyor, kitaplarla. Bir köyün, toplumun kalkınmasının yolunun eğitimden ve kitaptan geçtiğini biliyor. Neden karanlıkta duralım, aydınlıkta olmak varken? Neden geleceğe ışık olacak çocukları karanlıklara tutsak edelim? Karar veriyor. Alıyor kitaplarla yüklü eşekleri, ön yargıları kırmaya köylere gidiyor. İnsanları kitap okumaya teşvik ediyor. En çok da küçük çocukları ve kadınları. Gelecek çocukların elinde, evet. Ama onları yetiştiren anne-babayı da karanlıktan kurtaramazsak nasıl ulaşılabilecek o parlak geleceğe? Kolay olmuyor eşeklerin de dahil olduğu bu macera. Önüne bir sürü engel çıkıyor. Bazı engeller gözle görülür, elle tutulur cinsten. Bazı engeller ise zihinlerde. Eşekli Kütüphaneci, ateşi yakmak için bir kıvılcımın yeteceğini bizlere kanıtlıyor. Pasif bir yaşamı tercih etmek yerine, hayatın içine girmenin önemini anlatıyor. Etkin olmak, olurken de diğer insanları etkin kılmanın gerekliliğini vurguluyor. “Mustafa Güzelgöz'ün bu yalın ama önemli başarısı aydınlığın dostu insanlarda sevinç uyandırıyor; ancak karanlığı besleyenlerin öfkesini kabartıyordu." Karanlığı besleyen insanlar hiçbir zaman bitmeyecek belki ama aydınlığı dostu olarak seçen insanların daha fazla olmasını sağlamak bizlerin elinde.

Comments


bottom of page