top of page

Bir Mikroçip ya da vicdan meselesi


ree

Nazlı Işık Tan yazdı...

Geçen gün bir makale okudum.Yapay zekâ ve mikroçip teknolojileriyle sokak hayvanlarının sağlık durumlarını uzaktan izleyen bir sistemden bahsediyordu. “Hayvan refahı için dijital bir devrim” diyorlardı adına. Okurken bir yandan umutlandım, bir yandan da derin bir iç çekiş geldi içimden.

Teknoloji büyüyor, evet. Artık kedilerin vücut sıcaklığını, köpeklerin nabzını bile telefondan görebileceğiz belki. Ama hâlâ bir kap suyu yere dökmeye üşenen, mamasını poşetle çöpe karıştıran insanlar da var bu dünyada.

Ben iki aydır bir yakınımın sağlık sorunları nedeniyle Bursa’dayım.Burada da sokaklar dolu canlarla. Kimisi minik, kimisi yaralı, kimisi sadece biraz sevgiye muhtaç.Besleyen çok ama ne yazık ki çoğu bilinçsiz. Mama poşetleri yollarda, kutular ıslanmış, sular donmuş. “Ben verdim” deyip dönüyorlar arkasını.İyilik yarım kalınca, sonuç da yarım oluyor.

O makaledeki genç araştırmacılar mikroçiplerle hayvanların yaşamını kolaylaştırmaya çalışıyor. Helal olsun. Ama ben diyorum ki:Bir gün keşke insan kalbine de bir vicdan çipi takılsa…Her aç can görünce biraz sızlasa, her soğuk gecede biraz üşüse, her korkmuş kedinin gözünde kendini görse…

Teknoloji çok güzel bir şey, hele doğru ellerde olursa.Ama biz temelde basit şeyleri unutmamalıyız: Bir kap su, bir kuru mama, bir karton ev, bir çocukla birlikte geçirilen on beş dakika.Bunlar hâlâ en etkili sistem, en insancıl çözüm.

Belki belediyeler, okullar, gönüllü gruplar bu akıllı sistemlerle birlikte el ele verse…Mahalle çocuklarına küçük atölyeler kurup “kedi evi” yapsalar, içine de mikroçipli takip sistemi kursalar mesela.Hem bilim gelişir, hem kalpler güzelleşir.

Çünkü teknolojinin soğuk ekranlarında bile, eğer dikkatle bakarsak, bir çift sıcak göz bulabiliriz. Yeter ki niyetimiz temiz, yüreğimiz açık olsun.

Benim temennim şu: Yapay zekâ ne kadar ilerlerse ilerlesin, içimizdeki merhamet duygusu hep manuel kalsın.

 

Yorumlar


bottom of page