BAY WASHİNGTON
- Necati KAYHAN
- 7 Mar
- 2 dakikada okunur
Beşinci sınıftayken, bir gün bir arkadaşımı görmek için onun sınıfına gittim ve sıralardan birine oturdum.
Az sonra o dersin öğretmeni Bay Washington sınıftan içeri girdi ve biraz sonra da, benden tahtaya çıkıp bir şeyler yazmamı istedi. Kendisine, bunu yapamayacağımı söyledim. "Niye?" diye sordu.
Bu sınıfın öğrencisi olmadığımı söyledim. "Farketmez" dedi. "Tahtaya gel."Yine, yapamayacağımı söyledim. Tekrar:"Niçin yapamazsın?" diye sordu.
Bir süre sessizce durduktan sonra: "Efendim" dedim, "ben zeka özürlüler sınıfının öğrencisiyim."
Bu cevabım üzerine Bay Washington kürsüsünden kalkıp yanıma geldi ve: "Bir daha böyle söyleme" dedi. "Bazı kişilerin fikirleri, senin gerçeğin olamaz."
Bay Washington'la konuşurken, zeka özürlülerin sınıfında okuduğumu öğrenen öğrenciler bana gülme- ye başladıkları için çok utanmış, ama öte yandan, kendimi iyi hissetmiştim. Çünkü Bay Washington benim güne kadar başkalarının hakkımdaki düşüncelerinin kıskacında yaşadığımı anlamamı sağlamıştı.
Bundan sonra, Bay Washington beni motive eden kişi oldu. Onunla tanıştığım seneden bir önceki sene sınıfta kalmış ve tekrar dördüncü sınıfa gönderilmiştim Fakat onun sözleri hayatımda inanılmaz değişiklikler yaptı. Okulda derslerim iyi olmaya başlamıştı. Öğrenim hayatımda ilk defa şeref üyeliği kazandım. Bu, benim için inanılmaz bir şeydi.
Bay Washington beni yenilemiş, zeka durumuma rağmen bana büyük bir vizyon kazandırmıştı. Yıllar sonra, popüler derecede ün kazanan bir dizi kitabım oldu. Yazdığım bazı eserler film haline getirildi. Bir eğitim kanalında, "Hak Ettiniz" diye bir program yapmaya başladım.
Bir gün program arasında bir telefon geldi. "Bay Brown ile görüşebilir miyim?"
Telefondaki sesi tanımıştım: "Buyrun Bay Washington!".
"Başardın, değil mi?"
"Evet efendim, başardım."
HAYAT YARIŞI
Hemşirelik yaptığım hastaneye birkaç gün önce bir kız çocuğu yatırılmıştı. Doktorların durumunu oldukça ümitsiz gördükleri hasta çocuğun sürekli elinde tuttuğu toprak dolu kap dikkatimi çekti. Çocuk kabı hiçbir yere bırakmıyor, arada sırada içindeki toprağa yarım bardak su döküyordu.
Merak edip toprak kapta ne olduğunu sordum. Küçük kız, yattığı yerde halsiz gövdesini doğrultarak “Bu benim bezelyem” dedi. “Onu hastaneye yatacağım gün diktim. Kim başını daha önce kaldıracak diye, bezelyemle ben yarışıyoruz.”
Birkaç gün sonra küçük kız başarılı bir operasyon geçirmiş ve bezelye ile olan yarışını kazanmıştı.
Comments