1800’lü yılların ortasına doğru ROCK İsland demiryolu şirketi, ROCK İsland ile Davenport arasında bir köprü kurmaya karar vermişti.
O sıralar, buharlı gemi şirketleri nehir taşımacılığından epeyce para kazanıyorlardı. Batıya geçen çiftçilerin yetiştirdiği mahsuller, kağnılarla nehre kadar taşınıyor, ondan sonra da gemilerle gidecekleri yere sevk ediliyordu.
Demiryolu şirketinin bu köprüyü inşa etmesinin işlerini azaltacağını düşünen buharlı gemi sahipleri bu projeye engel olmaya çalıştılar. Sonuçta iş mahkemeye intikal etti. Zengin gemi sahipleri kendileri için, o sıralar çok meşhur bir avukat olan Wead’ı tuttular.
Duruşmanın yapılacağı gün Avukat olan Wead’ı tuttular.
Yaklaşık iki saat süren etkili bir konuşma yaptı, heyecanlı konuşması dakikalarca alkışlandı.
Ardından ROCK İsland şirketinin avukatı konuşmak üzere yerinden kalktığında herkes ona acıyan gözlerle bakıyordu.
Bu kadar güzel bir savunmadan sonra, ne diyebilirdi ki?
Bu genç avukat, avukat Wead gibi iki saate yakın konuşmadı. Dahası, konuşması beş dakika bile süremdi. Söyledikleri ise esasen şunlardan ibaretti; “sayın meslektaşım parlak konuşmasından dolayı tebrik ederim. Hayatında ilk defa, bu kadar ilginç bir konuşma dinledim. Ancak, mahkeme jürisinin dikkatini kendisinin esas meseleye pek temas etmeyişine çekmek isterim. Bana göre, jürinin tespit etmesi gereken yegane husus bir adamın nehir üzerinde bir aşağı bir yukarı dolaşmaya mı, yoksa nehri aşmaya mı daha ziyade olduğudur”
Duruşma sonunda toplanan mahkeme jürisi, bu soruyu dikkate alacak, ünlü bir avukatın parlak savunmasına karşılık pek tanınmamış avukatın kısa konuşması lehine bir karar verecekti.
Sonradan meşhur olan bu avukatın adı Abraham’dı. İlerleyen yıllarda kendisi Başkan Lincoln olarak tanınacaktı.
Comentários