“Aşk gerçekten isterseniz sizi bekler, bulacaksınız”
Oscar Wilde
Bir kız ve bir delikanlı, bir motosikletin üzerinde 180 Km hızla gidiyorlar ve aralarında şöyle bir konuşma geçiyorKız : Lütfen yavaşla, ben korkuyorum.Delikanlı : Hayır, bak ne kadar eğlenceli.Kız : Lütfen, lütfen, çok korkuyorum.Delikanlı : Peki, beni sevdiğini söyle.Kız : Seni çok seviyorum, lütfen yavaşla.Delikanlı : Şimdi de bana sıkıca sarıl.Kız delikanlıya sıkıca sarılır.Delikanlı : Kaskımı alıp, kendine takar mısın ? Başımı çok sıktı..Ertesi gün gazetelerde şöyle bir haber çıktı:MOTOSİKLET KAZASIMotosiklet, fren arızası nedeniyle, bir binaya çarptı. Üzerindeki 2 kişiden sadece biri kurtuldu.Gerçek ise şöyleydi Yolun yarısında, delikanlı frenlerin bozulduğunu anlamış ama bunu kıza belli etmek istememişti. Bunun yerine, kızdan kendisini sevdiğini söylemesini istemiş ve kendisine son defa sarılmasını istemişti. Sonra da kendi ölümü pahasına, kızın kaskı takmasını ve hayatta kalmasını sağlamıştı.
HESAP
Bir şehrin en zengini öldüğünde, tellallar sokaklara dökülüp;
-“Ey ahali, diye bağırmışlar Biliyorsunuz Veli efendi öldü. Bir vasiyeti var. Ahiret hayatına alışabilmek için, kendisine bir günlük yardımcı arıyor. Kim ki, mezardaki ilk gecesini onunla beraber geçirirse, Veli efendiye ait servetin yarısı kendisine verilecektir. Ey ahali, duyduk duymadık demeyin.”
Tellalların bütün çabasına rağmen kimse bu parlak, fakat korkulu vasiyete kulak vermemiş. Ama sonunda, şehrin en fakir hamallarından birisi çıkmış ortaya. Adamcağız bakmış ki, hayatta zaten sırtındaki küfesinden ve ipinden başka bir şey yok. O halde ‘hamal olarak yatıp, ertesi sabah zengin olarak kalkarım’ diyerek razı olmuş. Genişçe bir mezara, iyice kefenlenen zengini ve yanına hamalı yatırmışlar. Az sonra sual melekleri gelmiş.
“İkisi de bize emanet. Zengin nasıl olsa kalacak, şu hamaldan başlayalım” diye konuşmuşlar ve hamala sormuşlar:
-“Dünyada malın mülkün var mıydı?”
-“Alay etmeyin; sırtımdaki küfeden ve ipten başka hiçbir şeyim olmadığını siz de bilirsiniz.” demiş, hamal.
-“Peki” diye eklemiş melekler, “o ipi ne karşılığında aldın. Sonra küfeyi ne iş gördün de nasıl elde ettin?”
-Anlatmış hamalcağız: “Beş kişinin malını 10 kuruşa taşıdım. İkisini yedim, sekizini sakladım. Ertesi gün de aynı işleri yaptım. Yemedim içmedim, ucuza taşıdım ve bunları aldım.”
Melekler:
- “Cık” demişler, “cık”. “Olmadı. Hasan Efendi’den aldığın para, hak ettiğinden çok düşük. Biz ondan bunun hesabını soracağız. Mehmet Efendi’yle de ucuza anlaşmış ve ucuza taşımışsın.”
-“İyi ama hak ettiğim parayı isteseydim, bana taşıttırmazdı. Taşıttırmayınca da aç kalırdım.” diye cevaplamış hamal,
-“O bizim işimiz. Nasıl olsa buraya o da gelecek. Biz senin adına ona sorarız.” demiş melekler,
Melekler, hamalı sıkıştırmaya devam etmiş:
-“Söyle bakalım, aldığın paranın kaçını yedin, kaçını sakladın?”
-“On kuruş aldı isem, beş kuruşunu sakladım. İki kuruş aldı isem, bir kuruşunu biriktirdim.”
-“Cık” demiş melekler. “Yine olmadı, hem ucuza taşımışsın, hem de gıdandan kesmişsin. Yani sen, kendi nefsine zulmetmişsin. Nefsine zulmetmek de günahtır. Ayrıca çocuklarının nafakasından da kesmişsin.” demişler.
Hamalcağız ne cevap vereceğini düşünüp ecel terleri dökerken, sabah olmuş. Açılan mezardan yukarıya bir bakmış ki, bütün millet orada. Kadı Efendi ve şehrin mehter takımı da kendisini bekliyor. Bir kıyamet ki sormayın.
-"Kutlu olsun. Bu gece kimsenin yapamayacağı bir işi başardın, bak artık zengin oldun." demişler "
Hamal mezardan çıkar çıkmaz kaçmaya başlamış güç bela durdurmuşlar gel ödülünü al demişler.
-“Yooo!” diye bağırmış hamal. “İstemem, sizin olsun. Ben, bir iple küfenin hesabını sabaha kadar veremedim, Ya o kadar servetim olsaydı, ne yapardım?”
Comentários