9/8’lik bir delikanlı tasfiri
- olci
- 23 Haz
- 2 dakikada okunur
Babama…
işçi davaları alıyor Tanrı yazanenin ikinci katında
genç bir avukat domates satıyor,
elinin altında bir kızıl bulunsun istiyor – atmalık
sürekli bir oyun oynanıyor
hayat sahnesinde
sevmediği
yargıtay’dan dönüyor Tanrı’nın itirazları
topluyor bizim avukat reddedilen duaları
topluyor yeşil erik toplar gibi
bırakıyor ki güneşe olgunlaşsın
yensin, çekirdekleri kızıla çalsın
cennet olsun yeryüzü
meslekten men ediliyor Tanrı, küçük geliyor cübbesi
vekâlet ücreti desen almaz
bizim avukata devrediyor işleri
ruhunu yitirmiş usta Murat
iş kazası desen değil
sisteme karşı tutanak tutmak olmaz
yazmaya başlıyor bizim avukat
bin fanzin bir gazete oluyor
adalet mülkün temelidir
mülkün temelinde bir katedral
yatıyor, uyukluyor
bir din ki herkes inanıyor
beş paket sigara tıkıyor ağzına her sabah
"sarılmaz o afyon" diyor
"o afyon yakılmaz"
tanrı’nın boşanma davasına giriyor bizimki
unutuyor hangi taraftan girdiğini
"hayat sahnesine kukla çıkarmanın vaktidir" diyor
çocukların tarafından giriyor sahneye
gamzeleri şahane
nafakayı hesaplamak zor Tanrı’nın adına
ben yıldızların mülkiyetini devrettim diyor
bu toprağın, ağaçların, sincapların
Ahmed Abi’yi Ahmed Ağa yaptınız ya
simdi ona mahsus nafaka
nefesim kokuyor, dua etmeyin
bana
Tanrı’nın aklına giriyor bizimki yarı-çıplak
söyleniyor Tanrı uykusunda
bir salıncak inşa etsin avukatım bana
bir salıncaktan düşer gibi gezsin dünyayı
yansa da canı, uyansa da uykusundan
mecalsiz, ansızın,
bir olimpiyat ateşi gibi tükenmesin,
yansın
İstanbul Boğazı’na gömdüğü diliyle,
bir çocuksu heyecanla
bir avrat var ki yanında,
tur atıyorlar atlara, uçaklara
bir pusat ki gündöndü tarlaları
boylu boyunca
gözlüyorlar sabah akşam güneşi
onlar ki
nadasa bırakılmış
devrimlerin bekçileri
Tanrı’nın evinde sabahlıyor bizim avukat
kum saatlerini kırıp dağıtıyor halk plajlarına
herkes ölümsüz bir anda
bir o eksik, bir o yaşlanıyor,
bir sohbeti bin yaş atıyor aslında
evlatlık alıyor kendini günde beş defa
Trakya’da herkes dokuz hayat yaşıyor, 9/8
birini tamamlasa bizim ki yine iyi
8’e bölüyor bir yeknesak hayatı,
bilgisayarlar ağlıyor imkânsızlığına
Tanrı’nın cenazesinde bir şiir okuyor bizim avukat
üçkâğıtçıların şehri diyor İstanbul’a
o kâğıtlara da devlet el koymuş
Anarşik olmuş bizim avukat 58 yaşında
tersine yaşlanıyor ağaçlar gibi
keşfediyor kendini yeraltında
Tanrı’nın mecali yok bir ikinci İsa’ya
bizim avukat Küba’dan bir avuç toprak getiriyor
Barcelona’dan iç savaş sırasında
ağıt yakılmış Sardunya’ların saksısından,
Anıtkabir’den alıyor biraz
karıştırıyor Selanik toprağıyla
Tanrı’yı öyle gömüyorlar
bir meçhul öğrenci anıtının altına
aynaya bakarak yaşlanmak kolay avukat baba,
oğlunun gözlerinde yaşlanmak olay
ne sana, ne zamana kalmış
yaradanlar yaşlanır mı hiç?
kulları değil – yarat-artıkları
inandıkça onlara.
11 Haziran 2025
Blackrock /DUBLIN
Comments