top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

8 MART’IN ÖNEMİ

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşıyor. Dünyanın dört bir yanında kadınlar, baskılara, eşitsizliklere, sömürüye ve yok sayılmaya karşı seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Dünya ölçeğinde kapitalizmin yarattığı sosyal sorunlara ve bunun bir boyutu olan kadınlar üzerindeki baskı ve eşitsizliklere karşı çıkan kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor. Farklı gündemlerle alanları dolduran kadınlar, toplumsal mücadelede simgeleşmiş günlerden biri olan 8 Mart’ta da Dünya’da seslerini yükseltmeye hazırlanıyorlar.8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Clara Zetkin’in adıyla birlikte anılır. Gerek uluslararası alanda emekçi kadınların örgütlenmesi için ortaya koyduğu muazzam çaba, gerekse bunun bir parçası olarak 8 Mart’ın emekçi kadınlara armağan edilmesindeki özel rolü sebebiyle böyledir. 1910 yılında toplanan II.Enternasyonal Konferans’ında bizzat Clara Zetkin’in önerisiyle senede bir günün “Uluslararası Kadınlar Günü” olarak kutlanmasına karar verilir. Bu öneriyi yapan yaşamını emekçi kadınların özgürlüğüne adamış bir kadın lider, bu öneriye onay verenler ise dönemin farklı ülkelerinin kadın temsilcileridir. Clara Zetkin’in, senede bir günün “Uluslararası Kadınlar Günü” olarak anılması önergesinin gerisinde, işçi kadınların kapitalizme karşı verdiği mücadele ve bu uğurda ödediği bedeller vardır. Bugünün kaynağında ise, Amerika’daki kadın işçilerin çalışma saatlerinin düşürülmesi, eşit işe eşit ücret, insanca çalışma koşulları ve oy hakkı talepleri için yürüttüğü mücadeleler yatmaktadır. 1886 yılında “10 saatlik işgünü” talebi için verilen mücadelenin ardından 1886’da tekstil işçilerinin grevinde çıkan yangında çoğunluğu kadın olmak üzere 129 işçi katledilir. Aynı zamanda kapitalizmin sömürü çarkları arasında ezilen kadın işçilerin, bu dönemde gerçekleşen grev ve direnişleri de bu sürecin parçasıdır. 1834 yılında “fabrika kızları” olarak bilinen ve Amerika Massachussets’te bulunan Lowell pamuk fabrikasında kadın işçiler tarafından gerçekleştirilen grevden 1909 yılında New York, Philadelphia ve Baltimore’da 600 gömlek fabrikasında çalışan ve yüzde 80’i kadın olan 20 bin gömlek işçisinin grevine kadar çok sayıda grev ve direniş söz konusudur. Bu mücadelelerde kadın işçiler belirgin bir yer tutarlar. Aynı şekilde farklı coğrafyalarda, kapitalizmin sömürüsüne karşı işçilerin mücadelesi büyümekte ve bu sürecin daha ileriye taşınmasında kadınlar özel bir rol oynamaktadırlar.

 Özetle, 8 Mart’a kaynaklık eden, kapitalizmin yarattığı çifte baskı ve sömürüye karşı kadın işçilerin uluslararası mücadelesi ve kararlılığıdır. Kadınlar için oy hakkı talebi başta olmak üzere, emekçi kadınların sosyal ve siyasal talepleri uğruna mücadele ivmelenerek devam eder. Almanya’da yarım milyondan fazla kadının katıldığı eylem ve etkinlikler gerçekleşir. Bu mücadelenin bir parçası olarak “Uluslararası Kadınlar Günü” ilk olarak 19 Mart 1911 yılında bir dizi ülkede kutlanır. Birleşik Devletler, İsviçre, Danimarka ve Avusturya gibi ülkeler tarih olarak 8 Mart’ı seçerler. Kapitalist sistem, pek çok değerler gibi 8 Mart’ın da içini boşaltmak için çaba harcamakta, tarihsel özünden kopartarak onu bir karnavala dönüştürmeye çalışmaktadır. 8 Mart’ın ilanı Birleşmiş Milletler’in 1977’te aldığı karara dayanmaktadır.

 

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page