23 Nisan 1920 tarihi Türk Milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açıldığı ve Türk halkının egemenliğini ilân ettiği tarihtir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, Büyük Millet Meclisinin açılışı ile beraber Türk çocuklarına armağan ettiği 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921 itibariyle Milli Bayram olarak kutlanmaya başlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1921'de Milli Bayram olarak kutlanmasına karar verilen 23 Nisan Bayramı'nı, 23 Nisan 1929 tarihinde çocuklara armağan etmiştir. Bununla birlikte 23 Nisan ilk kez, 1929 senesinde Çocuk Bayramı olarak kutlanmıştır.
23 Nisan çağdaş, laik, demokratik bir hukuk devletinin temellerinin atıldığı gündü. Ve bu günü, TBMM’nin kuruluşunu, ülkenin geleceğine, yarınlara emanet etmek; “Ulusal Egemenlik” gününü çocuklara armağan edip bunu bir şenliğe, şölene, bayrama dönüştürmek Atatürk’ün yaratıcılığının ve dehasının eseriydi. Haydi, bu 23 Nisan’da tüm çocuklara gülerek sahip çıkalım. Onlara inandığımızı, güvendiğimizi, sevdiğimizi her defasında anlatalım. Oyun oynamanın keyfini, çayırda çimde yuvarlanmanın sevincini, top peşinde, uçurtma peşinde, düşlerinin peşinde koşmanın coşkusunu sağlayalım.
Can Yücel’den ödünç alarak “Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin” deyip,
isteklerini yapma özlemini, sevgi özlemini, neşelenme özlemini onlara sunalım. Çocukları, bir gün olsun şiddetten, öfke ve kinden kurtaralım. Bakarsınız bir gün derken, çoğalır o günler. Bakarsınız, çocukları alıştıracağız derken, kendimiz alışıvermişiz şiddete karşı, şiddet dışı yollar,
yöntemler denemeye. Güvenliğin, asla şiddetle sağlanamayacağını anlatalım çocuklarımıza. Şiddetin yalnız yumrukla, taşla, sopayla, kaba güçle değil, sözle, yazıyla, duruşla, tavırla da ilintili olduğunu da anlatın onlara. Kendisi gibi olmayanı, kendisi gibi düşünmeyeni tanımasını, anlamasını öğretin ona. Öğretin ki; sorgulamayı, tartmayı, tartışmayı, eleştirmeyi, düşünmeyi yeğlesin.
Direnci, mücadele etmeyi, yılmamayı yerleştirin o geleceğimiz olan çocuklarımıza. Ahmet Arif’in dizelerine sığının: Deyin ki:
“Öyle yıkma kendini, / Öyle mahzun, öyle garip... /
Nerede olursan ol, / İçerde, dışarda, derste,
sırada, / Yürü üstüne-üstüne, / Tükür yüzene
celladın, / Fırsatçının, fesatçının, hayının... /
Dayan kitap ile / Dayan iş ile. / Tırnak ile, diş ile, /
Umut ile, sevda ile, düş ile.”
Çocukların en çok, sevda ile düş ile kanatlanmasını sağlayın. Çünkü ancak o zaman çocukluktaki yaratıcılıklarını yitirmezler. En iyisi umudu yerleştirin çocukların göz bebeklerine ve yüreklerine.
Arif Damar’ı düşünün: “İlle görmek için mi beklenir güzel günler / Beklemek de güzel.”
Çocuklara göz kırparken, bir de bakmışsınız, kendi içinizdeki çocuğu yakalamışsınız! Ne güzel!
“Dünyayı Verelim Çocuklara” demiş Nazım Hikmet:
“Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüneallı pullu bir balon gibi verelim oynasınlaroynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasındadünyayı çocuklara verelimkocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibihiç değilse bir günlüğüne doysunlardünyayı çocuklara verelimbir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığıçocuklar dünyayı alacak elimizdenölümsüz ağaçlar dikecekler”
Fazıl Hüsnü Dağlarca “Dört Yapraklı Çiçek” şiirinde söylüyordu ya:
“Çıkamaz çocukluğundan dışarı / Kimse. /
Oynamamız bundandır. /Kara toprakla binlerce
yıl. / Çıkamaz çocukluğundan dışarı / Kimse. /
Bundandır sevmemiz kiraz ağaçlarını. //Çıkamaz
çocukluğundan dışarı / Kimse. / Kardeşliğimiz
bundandır /Mavi sularla binlerce yıl. / Çıkamaz
çocukluğundan dışarı / Kimse / Bundandır
inanmamamız / Kocaman bombalara.”
İçinizde, çocuğun hep canlı kalması dileğiyle…
Dünya’daki tek çocuk bayramı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun.
Comments