top of page

21 MART DÜNYA ŞİİR GÜNÜ


 İlk kez 1999 yılında Unesco tarafından ilan edilen ve Dünya çapında kutlanan bugünün amacı, farkındalık yaratmak, şiire enerji sağlamak.Şiirin tarihi insanlık tarihi kadar eski. İnsanın yeryüzündeki serüveninin başladığı dönemde dans ve müzikle birlikte ortaya çıkmıştır şiir.İnsanın yaşadıklarını anlatma, özlem ve isteklerini ifade etme gereksiniminden doğmuştur. Beden hareketine ve müziğe eşlik eden ritimli sözler şiirin temelini oluşturmuştur. Bu demektir ki şiiri var eden yaşamdır. İnsana, doğaya, yani bütünselliği içinde yaşama ve süregelen olgulara dair ne varsa şiirin konusunu oluşturmuştur. İnsanlığın ortak sorunlarını ifade eden şiirler, çağlar boyu varlığını sürdürerek günümüze dek gelmiştir. Şairin yaşadığı coğrafya, dönem ve kültürden izler taşıyan bu şiirler, geçmişten geleceğe uzanan zincirin birbirine eklenen halkalarıdır. Genel olarak insanlığın ortak mirasıdır. Şiirin temelinde de felsefedeki gibi; insanın yaşadığı Dünyayı, İnsanı anlama ve açıklama vardır. Gelecek düşleri kurma ve değiştirme özlemi vardır. O yüzdendir ki şiir muhaliftir. Şair, toplumunda ve çağında yaşanılan kötülükleri, haksızlıkları sorgular, eleştirir. Çünkü sanatçının toplumuna, çağına karşı sorumlulukları vardır. Çünkü şairler toplumların vicdanıdırlar. Toplumsal çelişkileri, acıları gösterirler. Şiir yaşamın ta kendisidir. Kara bulutların arasından sızan gün ışığı, sularla öpüşen salkım söğütler, fırtınalı bir havada kabaran dalgalar, suyun üstündeki ak köpükler şiirdir. Goethe; ‘Şiirin konuları hiç eksik olmayacaktır; çünkü Dünya o kadar büyük, o kadar zengin, yaşam o kadar değişik manzaralı ki... Hiçbir gerçek konu yoktur ki şair onu gereği gibi işlemesini bildiği andan itibaren şiirden yoksun olsun. ’Ne var ki yaşamın bütünselliği içinde, acıların yanında umut da vardır. Her sabah yeniden doğan güneş, doğanın sonsuz yenilenme gücü, kadınların direnci, doğaya sahip çıkan insan, çocukların bitmeyen yaşama sevinci umuttur.

Şiir sessiz bir şarkıdır derler. Yüreğimizin şarkısıdır şiir.

Aşktır şiir, çoğu kez umuttur. Bazen isyan,bazen de yalnızlıktır çoğu kez unutulan. Aslında yaşamın ta kendisidir.

Cahit Zarifoğlu, "sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyalarda aşk şiiri yazmak bile başlı başına baş kaldırıdır",

Sabahattin Ali, "Burada bir şiir var… Beni deli eden şeyleri ne kadar açık söylüyor. Siz beni anlamıyorsunuz." sözleriyle.. şiirin isyanını dile getirirken,

Zülfü Livaneli'ye göre şiir,

"Bir kavganın, bir mücadelenin, çiçek açan hayatın dilidir".

Atilla İlhan, "bazıları şiir sevmez, çünkü onların yaraları yoktur, yaraladıkları vardır." diyerek şiir severleri methederken, Didem Madak, "Bilirim kim dokunsa şiire,

eline bir kıymık saplanacak.." sözleriyle acıyı anlatmıştır.

Yahya Kemal Bayatlı, "Şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yoğurmaktır" sözleri ile, şiirin sadece duygudan ibaret olmadığını,

Ataol Behramoğlu, "Bir şiir üzerinde aylarca, bazen daha uzun süreler çalıştığım oluyor. Her seferinde, başlangıçtaki o duygu birikimini yakalamaya çalışıyorum.”sözleriyle,

Orhan Veli ise,

"Bütün güzel kadınlar zannettiler ki;

Aşk üstüne yazdığım her şiir

Kendileri için yazılmıştır.

Bense daima üzüntüsünü çektim.

Onları iş olsun diye yazdığımı Bilmenin.." . diyerek esprili bir dille şiir için çalışmak gerektiğini,

Cemal Süreya,

"Yalnız şiir okuyarak, şiir yazılamayacağını anlatmak istedim ona" sözleriyle şiir yazmak için zekaya, duyguya, bilgiye de ihtiyaç olduğunu,

Büyük usta Nazım Hikmet, "Ben kendi payıma bir iki iyice şiir yazdımsa, bunların tümünün içeriğini önceden iyice pişirdim" sözleriyle şiirin emek olduğunu, söyleyerek, şiir yazmanın hiç de kolay olmadığını açıkça ifade etmişlerdir.

 PEN Yazarlar Derneği’nin her yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü’nde verdiği Şiir Ödülü’nün bu yılki sahibi Şair Hilmi Yavuz oldu.Bilindiği üzere her yıl ödüle layık görülen şair bir manifesto kaleme alıyor. İşte Hilmi Yavuz’un manifestosu…

“Adorno, Auschwitz Toplama Kampı’nı Nazi soykırımının simgesi olarak görmekte haklıydı: Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz sözü bunun için söylenmiştir:

Adorno, Nazilerin Avrupa’daki soykırımıyla, insanlık adına değer verilip yüceltilen ne varsa, tümüyle yok ettiklerini imâ eder. Güzellik, iyilik, doğruluk koyu bir karanlıkta görünmez olunca, nasıl şiir yazılabilir ki? Doğrudur: Auschwitz, tarihi iblisleştirmiştir…

Tarihin acımasız ironisi: Nazi soykırımın mağdurlarını, bu kez bir soykırımın gaddarlarına dönüştürdü; mazlumlar zalim, acınasılar acımasız oldular.

Soralım şimdi: Gazze’den sonra şiir yazılamaz mı?

Ama yazılmalı: Dünyamızı iğrenç çirkinlikleri, iblisçe kötülükleri ve budalaca yanlışları, şiirin lirik varlığı arındırmıştır çünkü –ve arındırmayı elbette sürdürecektir.

Eluard ne demişti: Gece asla kör karanlık değildir. Bir yerlerde bir kibrit alevi varsa, o alev şiirdir: -o lirik alevdir ki, Dünya’yı aydınlığıyla arındırır.

21 Mart Dünya Şiir Günümüz kutlu olsun.

 

 

 

 

 

Comentarios


bottom of page