“Çocuklar mı haklı, büyükler mi?” söyleşisi!
Lüleburgaz Belediyesi’nce Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında TV programcısı, eğitimci ve yazar Prof. Dr. Üstün Dökmen’in katıldığı “Çocuklar mı haklı, büyükler mi?” isimli söyleşi düzenlendi. Dökmen, “Çocuklar mı haklı, büyükler mi?” sorusunun cevabını verdi.
Lüleburgaz Belediyesi’nin 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında TV programcısı, eğitimci ve yazar Prof. Dr. Üstün Dökmen’in katılımıyla ‘Çocuklar mı haklı, büyükler mi?’ konulu söyleşi düzenlendi.
20 Kasım’da Lüleburgaz Yıldızları Sanat Akademisi’nde düzenlenen söyleşiye vatandaşların ilgisi yoğun oldu.
Türkiye’de ve dünyada uygulanan çocuk haklarının, gerçekten uygulanacak çocuk hakları olup olmadığına değinen Üstün Dökmen, çocukların gelişim ve ergenlik çağında ebeveynlerin nasıl iletişim kurmaları gerektiğini anlattı.
Konferansın konusu olan “Çocuklar mı haklı büyükler mi?” konusunda da çocukların haklı olduğunu dile getiren Üstün Dökmen, çocukların Türkiye’de üst sınıf ailelerde dahi “aileye bağlı” olma yolunda değil, “aileye bağımlı” şekilde yetiştirildiğinin altını çizdi.
“BUNUN BAHSİNİ BİLE GEÇİRMEMİZ ONUN SAYESİNDE”
Konferansa Atatürk vurgusu ile başlayan Üstün Dökmen; “Bugün Türkiye’de çocuk haklarından veya olup olmadığından bahsedebilecek düzeyde olmamızın tek sorumlusu Atatürk’tür. Her şeyden önce kendisine bu konuda büyük bir minnet borcumuz var.
Bunun yanında çocukların öncelikle yaşama hakkı olmalı. 2. Dünya Savaşı’nda Müttefik devletlerin (İngiltere, Fransa, ABD) “başka çaremiz yoktu” diyerek savundukları Dresden Bombardımanı ve takip eden bombardımanlarda toplam 800 bin kişi öldü. Ölenlerin azımsanmayacak kadarı çocuktu. Söz konusu bombardımanlarda birden çok Alman şehrine İngilizler sadece 25 dakika içerisinde 1800 ton, Amerikalılar ise 4000 ton bomba bıraktı o gece.
Nazi Almanyası ise savaş süreci boyunca toplama kamplarında tam olarak 1 milyon 600 bin çocuğu öldürdü. Savaşın sonlarında ise bir Alman gemisi ile savaştan kaçmak isteyen Alman çocukların dolu olduğu bir gemiyi, Sovyetler Birliği vurdu, binlerce çocuk öldü.
Ülkemize bakalım; Yenidoğanlar çetesi çocukları öldürüp zafer işareti yaparak fotoğraflar paylaşmışlar. Bunlar sadece medyaya yansıyan kısım, arkada neler olduğunu bilmiyoruz. Narin’in katledilmesi… Aylardır soruşturma sürüyor, kimin ne yaptığı, öldürdüğü de belli. Ne olacak? Delil yetersizliğinden dava kapanacak. Biz Türkiye’de bu filmi çok izledik ve izlemeye devam ediyoruz.
Ülkemizde cinsel istismara uğrayan, tecavüze uğrayan çocukların hepsini maalesef bilmiyoruz. Narin’in bu ülkede bir hakkı yok. Narin’den sonra ölen, istismara uğrayan, tecavüze uğrayan çocukların maalesef ki bir hakkı yok.
Bu durumları göz önünde bulundurduğumuz zaman çocuk haklarından söz etmek imkansız fakat biz söz etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Çocuk haklarından bahsedebilmek için çocukların; beslenme, giyinme, barınma gibi hakları sağlanacak. İstismar olmayacak, parası elinden alınmayacak. Tacize ve tecavüze uğramayacaklar.
İyi bir eğitim alacaklar. Benim zamanımda eğitim sistemi ezbere dayalıydı, bugün daha çok ezbere dayalı. Arkadaşlar ezberler bozulur. 20 sene önce ezberlediğimiz şeyin bugün bir geçerliliği olmayabilir.
Yeteneklerine, heveslerine uygun meslek seçme hakkı olacak çocukların. Eğer bu şartları sağlayabilirsek, Türkiye’de ve dünyada çocuk haklarından bahsedebiliriz” ifadelerini kullandı.
“ÇOCUKLAR MI HAKLI BÜYÜKLER Mİ”
Konunun ve sorunun cevabını bu noktada alacağımızı belirten Dökmen; “Çocuklarımızı gelin veriyoruz henüz 18 yaşına gelmeden. Biyolojik olarak uygun değil bu zaten. Çocuklarımıza zorla meslek seçtiriyoruz, arkadaşları içinde azarlıyoruz, yasaklar koyuyoruz. Tüm bunların hepsi bir çocuk hakları ihlali. Tüm bunları yaptıktan sonra “bu çocuk neden asi oldu” deme hakkımız maalesef ki yok.
Anne ve babalar az sayıda konuda haklıdır. Otoritelerini koymaları gereken tek konu hayati konulardır. Uyuşturucu konusunda, suç konusunda çocuğa otorite koymalısınız. Öğretmeli ve gerekirse engellemelisiniz.
Bunlara ek olarak hayati olmayan konularda çocuklar haklı. Bir gün kar yağdı diyelim ve çocuk barbieli yazlık ayakkabısını giymek istiyor, siz ise havanın soğuk olduğunu, kar yağdığını ve boy giymesi gerektiğini söylüyorsunuz. Çocuk barbieli ayakkabıda ısrar edince sizinle inatlaştığını düşünüyorsunuz, hayır inatlaşmıyor. Siz inatlaşıyorsunuz. Çocuklar inatlaşamaz. Kendisi bir karar almak istiyor orada.
Orada yapmanız gereken ayakkabıları giymesine izin vermek ve ayaklarının ıslanmasını, üşümesini beklemek olmalı. Bunu yaptığınız takdirde bir sonra ki gün yine kar yağarken dışarı çıkarken çocuk barbieli ayakkabılarına uzanınca “bugün de kar yağıyor” derseniz; çocuk kendisi botlarını giyecektir. Öğrenmiştir çünkü. Bu süreci çocuğun yönetmesine ve karar almasına bırakırsanız çocuğunuzun baskılanmamış, özgüvenli bir birey olarak yetiştiğini, öğrenmeye açık yetiştiğini fark edeceksiniz.
Fakat eğer baskı yaparak bot giydirirseniz çocuk sizinle inatlaşma evresine girecektir. Öğrenmeyecektir, karakteri baskılanacak ve verimli bir gelişim süreci geçirmeyecektir.
Çocuklar bize bağımlı bir şekilde değil, bize bağlı bir şekilde yetişmeli. Arada çok fark var. Kendi geleceği için adımlar atma konusunda çekinmemeli, kendi yolunda yürümeli ve öğrenmelidir. Çocuğa bir yasaklama getirirken aynı zamanda bir özgürlük alanı da sunun. Kalemlerle duvarı çizen çocuğu gördüğünüz zaman “Duvarı çizmemelisin bu yasak, fakat bu kağıdı çizebilirsin” diyip ona bir kağıt vermelisiniz. Yasak ve özgürlük dengesini kurmalısınız” dedi.
Yaptığı konuşma sonrasında Üstün Dökmen; “sizce çocuklar mı haklı yoksa büyükler mi?” diyerek izleyenlere soru yöneltti. Salonun cevabı ise “çocuklar” oldu.
“BAŞKA İL VE İLÇELERE ÖRNEK OLUNMASI ÇOK GÜZEL”
Söyleşinin sonunda Prof. Dr. Dökmen; “Güzel bir salon, güzel bir kültür binası. Her bakımdan takdire şayan. Özellikle bu etkinliğin düzenlenmesi, çocuk haklarına önem verilmesi, Bu konuda başka illere, ilçelere ve başka belediyelere örnek olunması çok güzel” ifadelerini kullandı.
Belediye Başkan Yardımcısı Kemal Pektaş da; “Yerel yönetimlerin pek çok görevi vardır. Bana göre bunlar içerisinde en önemlilerinden biri çocuklarımızı mutlu edebilmektir. Eğer bir çocuğumuzun dahi gülümsemesine vesile olabilirsek bizim için en büyük mutluluk da budur. Dünyada yaşanan kötü olaylar ve savaşlar bizle barışın değerini ve önemini her geçen gün hatırlatıyor. ‘Yurtta barış, dünyada barış' diye’ ulu önderimizin izinden gitmeye ve sözün gerekliliklerini yerine getirmeye hep birlikte devam etmeliyiz” dedi.
Programın sonunda Belediye Başkan Yardımcısı Kemal Pektaş, Prof. Dr. Dökmen’e çiçek ve plaket takdim etti.
Comments