top of page
Yazarın fotoğrafıHamza Dalgıç

Öldükten sonra tedavi!

“Kan donduran iddialar”

“Kalp krizi geçirdiği için gittik, anjiyo dahi yapılmadı”

Geçtiğimiz aylarda annesini mide ağrısı sebebiyle Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne götüren Gülsüm Gönülaçan, annesinin Çorlu Reyap Hastanesi’ne sevk edildikten sonra şüpheli bir şekilde öldüğünü iddia etti.

Geçtiğimiz aylarda annesini mide ağrısı sebebiyle hastaneye götüren, yurt dışında 32 yıl boyunca hemşirelik yapmış ve emekli olmuş olan Gülsüm Gönülaçan, 80 yaşındaki annesi Emine Gönülaçan’ın Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nden, Çorlu Reyap Hastanesi’ne sevk edildikten sonra yaşanan tedavi sürecinin açıklanamaz derecede şüpheli olduğunu belirtirken kan donduran iddialarda bulundu.

Geçtiğimiz haftalarda Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’in girişimleri sayesinde “Yenidoğan Çetesi” ifşa edilmişti. Çetenin, para için bir çok bebeği bilerek yoğun bakıma aldırıp yavaş yavaş öldürdüğü ve çeteye bir çok doktorun yanı sıra bazı hemşireler ve ebelerin de dahil olduğu ortaya çıkmıştı. Çete üyesi bazı doktorların PKK üyeliği gerekçesiyle hapis yattığı fakat “topluma kazandırma” çalışmaları sebebiyle serbest bırakıldıkları da bir başka dikkat çeken husus olmuştu.

Olayların ortaya çıkmasının ardından sosyal medya başta olmak üzere birçok vatandaşın, yakınlarının adı geçen özel hastanelerde şüpheli şekilde öldüğünü, bahsi geçen konunun covid pandemisi dönemine kadar uzandığını iddia etmesi ise kamuoyunda geniş yankı bulmuştu.

Soruşturmalar kapsamında Çorlu Reyap Hastanesi’nin de ruhsatının iptal edilmesi ve hastanede bulunan hastaların başka hastaneye sevk edilmesi ardından, Çorlu Reyap Hastanesi kapatılmıştı.

Yaşanan olaylar sonrası gazetemiz ile iletişime geçen Gülsüm Gönülaçan, annesi Emine Gönülaçan’ın Çorlu Reyap Hastanesi’nde geçirdiği 12 günü ve şüpheli olduğunu düşündüğü tedavileri gazetemize anlattı.

“KALP KRİZİ ŞÜPHESİ İLE GİTTİK”

Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne mide ağrısı şikayeti ile başvurduktan sonra annesinin kalp krizi geçirdiği gerekçesi ile Çorlu Reyap Hastanesi’ne sevk edildiğini ve tüm olumsuzlukların Çorlu Reyap Hastanesi’nde başladığını belirten Belçika’dan emekli hemşire Gülsüm Gönülaçan; “Annem 28 Eylül gecesi bir mide ağrısı çekti ve bu yüzden Lüleburgaz Devlet Hastanesi’ne gittik. Doktor bey annemin kalp krizi geçirmiş olabileceğini, kontrollerde bulunması gerektiğini belirtti. Gerekli kontrollerin ardından annemin kalp krizi geçirdiğini söyledi ve 112’den gelen bilginin Çorlu Reyap Hastanesi’nde boş yer olduğunu yönünde olduğunu belirterek annemi Çorlu Reyap Hastanesi’ne sevk etmeyi teklif etti.

Ben ise Lüleburgaz’da yaşadığımı, Tekirdağ’da da evim olduğunu belirterek bu iki şehirde herhangi bir hastaneye sevk olunması durumunda daha rahat olabileceğimizi belirterek bir talepte bulundum. Doktor bey tekrar 112’nin Çorlu Reyap Hastanesi yönlendirmesi yaptığını iletti ve annem 28 Eylül’de Çorlu Reyap Hastanesi’ne sevk edildi, her şey de tam olarak burada başladı” dedi.

“KALP KRİZİ İÇİN GELDİK ANJİYO YAPILMADI”

Gönülaçan; “Reyap Hastanesi’ne vardık, annem sakinleştirici etkisindeydi. Hemşireden annemin sinirli olduğu için sakinleştirici yapıldığı bilgisini aldım. Hemşirelik tecrübelerime dayanarak söylüyorum; ambulans içerisinde uyuşturulmuş, sakinleştirilmişti. Tekerlekli sandalyeye oturtulmuş baygın bir şekilde bekliyordu. “Annem neden tekerlekli sandalyede, siz de sedye yok mu” dedim hemşireye. “Zaten yoğun bakıma gidiyoruz” diye bir cevap aldım ve annemi alıp götürdüler.

Bir gün sonra, 29 Eylül’de ise hastane doktorlarından birisiyle görüştüm ve doktor bana annemin kalbinde bir sorun olmadığını, ciddi bir zatürresi olduğunu, antibiyotik tedavisine başladıklarını ve 20 ila 25 gün içerisinde annemin taburcu olacağını aktardı fakat Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nde bana annemin hafif bir kalp krizi geçirdiği söylenmişti. Altını çizerek söylüyorum; anneme anjiyo dahi yapılmadı!

Aradan bir gün geçti ve beni aradılar, annemi kardiyoloji yoğun bakımdan dahiliye yoğun bakıma alacaklarını ve gidip imza atmam gerektiğini söylediler. Gittim ve imza attım fakat imza attıktan sonra fark ettim ki annemi dahiliye yoğun bakıma değil, cerrahi yoğun bakıma almışlardı. Sorduğumda ise prosedür diye cevap verdiler” iddialarında bulundu.

“ANİDEN ENTÜBE EDİLDİ”

Annesinin aniden entübe edildiğini ve tüm bu süreç boyunca kendisini sadece entübe şekilde görebildiğini belirten Gülsüm Gönülaçan; “Aradan çok geçmeden annemi entübe ettiler ve onu sadece entübe şekildeyken görebildim. Ağzı yara içindeydi, entübe esnasında zorlanmış olabilir.

Annem entübe şekilde günlerce kaldı ve annemle görüştürülmedim. 9 Ekim’e kadar böyle devam etti ve 9 Ekim’de tekrar doktorla görüştüm. Bana annemin durumunun stabil olduğunu söyledi. Nedem entübe edildiğine dair sürekli bastırıyordum bende bir yandan.

En sonunda bana 9 Ekim günü annemi extübe etmeyi deneyeceklerini söylediler fakat prolongasyon, yani hastanede kalacağı ve göreceği tedavilerin süresini uzatma işlemine gidebileceklerini de belirttiler. Annem ise bunun üstüne birkaç saat sonra 10 Ekim 01.00’da öldü” ifadelerini kullandı.

“ANNEME ÖLDÜKTEN SONRA TEDAVİ YAZMIŞLAR”

Annesinin cenazesinin eve getirilip, helallik alındığı sırada kendisine tedavi yazdıklarını iddia eden Gönülaçan; “Annemin hastanede kaldığı tüm bu süreç boyunca sisteme hiçbir şekilde tedavi veya verilen ilaçların bilgisi düşmedi. 12 günlük tedavi sürecinin tamamı bir anda sisteme girildi.

Annem 10 Ekim gecesi 01.00’da vefat etti ve cenazesi 10 Ekim günü ikindi namazını müteakip kaldırılacaktı. Dolayısı ile saat 13.40’ta annem evimizin önünde helallik alıyordu fakat sisteme baktığınız zaman anneme saat 13.40’ta kalp masajı yapıldığını belirtmişler. Ölüm belgesi elimde mevcut, kardiyopulmoner resüsitasyon yani kalp masajı uygulandığı ve uygulanma saati de elimde belgelerle mevcut” ifadelerinde bulundu.

“BÖBREK BANA HİÇ SÖYLENMEDİ”

Annesinin Çorlu Reyap Hastanesi’nden verilen ölüm belgesine göre “Akut Böbrek Yetmezliği” sebebiyle bir hafta tedavi gördüğünü fark ettiğini, fakat kendisine böbreklerle ilgili bir sorun olduğunun hiçbir zaman söylenmediğini belirten Gülsüm Gönülaçan; “Ölüm belgesini görünce annemin 1 hafta süreyle akut böbrek yetmezliği sebebiyle tedavi gördüğünün yazıldığını fark ettim. Bana hastane tarafından böyle bir bilgi hiçbir zaman verilmedi. Birçok ilaç kullanılmış bununla ilgili. Annemin akut böbrek yetmezliği sorunu var ise neden diyalize sokulmadı? Ben neden annemin zatürreden entübe bir şekilde yattığını biliyorum?” dedi.

Gülsüm Gönülaçan, konu ile ilgili CİMER’e talepte bulunduklarını ve Çorlu Cumhuriyet Savcılığı’na başvurup adli süreci başlatacaklarını da sözlerine ekledi.

1.525 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page