top of page

ÇOCUKLARIMIZ

Yazarın fotoğrafı: Ahmet GüdücüoğluAhmet Güdücüoğlu

Çocuklarımız bizlerin en değerlileri ,en vazgeçilmezleridir.Yaşamı neşe ve sevgi ile sürdürmemizin en etkili varlıklarıdır.Bizler, çocuklarımızın ağır bir hastalığa yakalanma düşüncesinde bile darma duman olurken, geçtiğimiz günlerde on beş yaşında bir çocuk pazar yerinde bıçaklanarak, anne ve babasından koparılıp alındı.İtalyan şef Andrea Minguzzi ile çellist Yasemin Akıncılar'ın oğlu Mattia Ahmet Minguzzi artık yaşamıyor. Annesinin ve babasının tırnağına kurban oldukları çocuk artık aramızda değil. Sabah okula geç kalmıyor, arkadaşlarıyla şakalaşmıyor, telefonundan sevdiği müzikleri dinlemiyor, hayal kurmuyor, aşık olmuyor.Peki, Mattia'yı kim bıçakladı?Bıçaklayan da on beş yaşında bir çocuk! Bizler birbirimizi yerken, birbirimizi itip kakarken, görüşlerimizden, düşüncelerimizden  yargılarken, birbirlerimizi  döverken, bir çocuk bir çocuğun canını aldı.Oysa önceliğimiz, çocuklarımızın huzurlu, sevgi dolu ve barış içinde yaşayan insanların olduğu bir memleket yaratmak olmalıydı. İnsanlarımız

çocukları için güvenli bir ortam garantisi istemiyor. Ete, simide, ekmeğe gelen zam, her gün sokak ortasında öldürülen insanların önüne geçmiş durumda. Kulaklar sağır, gözler kör, vicdanlar pas tutmuş. Bu neyin kavgası?Bu neyin paylaşılamaması?

Bu içimizdeki öfke, hırs ve şiddet duygusu nereden geldi bize, neden geldi? Daldaki yemiş kime yetmiyor? Kime yetmiyor, tarladaki ekin, tezgâhdaki makarna, pirinç, et ve çayır, çimen, nehir, deniz, ova, dağ? Her belde bir silah, her belde bir bıçak, pala, ustura, sopa. Neden sevmiyoruz, sevemiyoruz birbirimizi?

Gözyaşımız aynı. Üzüntümüz, acımız, ağrımız, ağıtımız aynı.

Keder her kalpte aynı.Çocuklar çocukları öldürmeye başladıysa, bu biz yetişkinlerin yüzünden. Şiddet gören, itilip kakılan, canı acıtılan, sevilmeyen, insan yerine konmayan, insanlık onuru ayaklar altına alınan bugünün çocukları, biraz büyüseler, biraz güçlenseler, kendilerine yaşatılan travmaların hıncını dönüp başkalarından çıkarıyor, Bugünün mazlumu, yarının zalimi oluyor.

Mattia'ı bıçaklayarak öldüren çocuğun hikâyesine bakın, evine gidin, yaşadığı yeri görün, annesiyle, babasıyla, mahallesiyle tanışın. İnanın, onun da dediğim gibi bir zavallı olduğunu göreceksiniz. Şiddetin ve vahşetin kol gezdiği coğrafyada, çocukların ilk öğrendiği şey de vurmak, kırmak, dökmek oluyor. Bu yüzden, üzgünüm ama biz geleceği çoktan kaybettik. Bu kafayla devam ettiğimiz sürece, ne bizim, ne de çocuklarımızın yüzü gülecek ve bahsettiğim o vahşet bir gün hepimizin kapısını çalacak.

Bilimden, eğitimden, sanat ve kültürden koparılan çocuklar, mafyaların ve hazırdan para kazananların cirit attığı, rağbet gördüğü acayip bir filmin içine hapsedildiler. Onların bir suçu yok. Onlar sadece bizim eserimiz!

 İtalyan şef Andrea Minguzzi ile çellist Yasemin Akıncılar'ın oğlu Mattia Ahmet Minguzzi artık yaşamıyor. Annesinin ve babasının tırnağına kurban oldukları çocuk artık aramızda değil. Sabah okula geç kalmıyor, arkadaşlarıyla şakalaşmıyor, telefonundan sevdiği müzikleri dinlemiyor, hayal kurmuyor, sevgili olmuyor. Birçok Mattia canından oldu ve olmaya da devam ediyor. Bizim boylarına poslarına dualar ettiğimiz, uğurlarına canımızı ortaya koyduğumuz çocuklarımızı kötü günler bekliyor. Çünkü bir topluma yapılacak en büyük kötülük yapıldı ve insanların içindeki vicdan sökülüp yerinden çıkarıldı.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page