YAZAR DETAYI
Ahmet GÜDÜCÜOĞLU
![]() SORUNUMUZ
Yazı Tarihi: 07 Ocak 2021 Perşembe 06:36
Kırmızı Pazartesi adlı roman, Gabriel García Marquez’in en önemli eserlerinden birisidir. Kırmızı Pazartesi, en basit tanımlaması ile bir cinayet romanıdır. Biraz daha dikkatli okur için, bir töre cinayetini anlatır. Ama derinlemesine bakıldığında toplumsal ahlâk kurallarını, insan vicdanını, adaleti, ötekileştirmeyi ve toplumsal ikiyüzlülüğü hallaç pamuğu gibi savurup darmadağın eder. Bir toplumun susarak ve edilgenliğiyle suç ortağı olmasına ayna tutar. Eserin konusu cinayet, cinayetin sebebi ise namus meselesi. Cinayeti işleyenlerde kızın namusunu temizleyen abileri. Cinayeti kimin işlediği her şey kitabın en başlarında verilmesine rağmen, o cinayet işlenene kadar gelinen kısmı yazar kendi ağzından anlatmış. Yazarın anlatımı olağanüstü ve kurgusu muazzam olmuş. Kitapta insan vicdanını, tabuları, ötekileştirmeyi, örf ve adetlere bu denli bağnaz olmaları anlatılmaktadır. İnsanların cinayetin işleneceklerini bilmelerine rağmen, kimsenin umursamayıp duyarsız kalması, toplumun kültürel yapısını göz önüne çıkarmaktadır. Bunlar kadın ve erkek ayrımcılığı, erkeğin üstünlüğü, ekonomik unsurların sınıflandırılması gibi etmenlerden oluşmaktadır. Marquez bu namus cinayetini sadece kızın kardeşlerine yüklemiyor. Ahlâk cinayetlerinin sorumlularını toplum olarak bireylere de yüklüyor. Zira kardeşler cinayeti işlemeden çok önce, kasabada her yerde kız kardeşlerine zararda bulunan Santiago Nasar' ı öldüreceklerini söylüyorlar. Bunun nedeni bana göre Santiago Nasar' ın kasabayı terk ederek cinayetin önlenmesi, ya da toplumun bir şekilde işlenecek bu cinayeti engellenmesini umuyorlar. Fakat toplumdaki hiç bir insan katilleri dikkate almayacak, cinayetin işlenmesi yönünde deyim yerindeyse katilleri cesaretlendireceklerdir. "Her kadın, Geçen yılda kızının yanında kocası tarafından katledilen Emine Bulut’un dramı tüm kişilerin yüreğini dağladı. Bu olayda İnsanlık ‘anne lütfen ölme’ sözüyle can çekişti, ‘ben ölmek istemiyorum’ sözüyle öldü. Ahlak, namus deyince sadece kadınları aklına getiren zihniyet sakattır. İstatistiklere göre Yurdumuzda 2015-2018 yılları arasında toplam 1,559 kadın öldürüldü. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2020 yılında 300 kadın erkekler tarafından öldürülmüş. Bir ülkenin meydanlarındaki, sokaklarındaki hayatı öğrenmek için o ülkenin çocuklarının oyunlarına bakmak yeterlidir. Kız çocuklar bebek sallarken, erkek çocuklar oyuncak tabancalarla ateş etmekte ya da arabalarını birbirleriyle çarpıştırmaktadır. Gazete sayfalarının kadın cinayetleri ve trafik kazaları haberleriyle dolu olmasına rastlantı diyebilir miyiz? Gelişmekte olan Dünya’nın çeşitli bölgelerinde ataerkillik hâlâ kaba, hatta korkunç bir biçim altında varlığını sürdürmektedir: çoğunluğu Afrika'da kadınlar her türlü sömürülmekte; Hindistan’da gelin cinayetleri hâlâ sürmekte ve kız çocuklarının çoğu kez istenmemesine ve bazen de ölüme terkedilmesine yol açan bir drahoma sistemi kalıcılığını muhafaza etmektedir. Tüm bunların nedeni kaba, ilkel ataerkil düşünce modelidir. Erkekleri değiştirmeden toplumu dönüştürmeniz mümkün olamaz. Erkeklik anlayışını sadece cinsiyetçiliğe indirgeyen topluluk, aynı zamanda her konuda maalesef kendini haklı görebilmektedir. Bu yazı 430 defa okunmuştur.
YORUMLAR
DİĞER YAZILARI
» DİZİLERİMİZ
» İNSANLAR
» KENDİMİZİ TANIYORMUYUZ?
» KENDİMİZ
» OKUMANIN GÜZELLİĞİ
» FARELER VE İNSANLAR
» DOĞA VE ÇEVRE KİRLİLİĞİ
» ZAMAN TAMİRCİSİ
» YAŞAMI ANLAMAK
» MAHCUP KUŞAK
Yazarın tüm yazıları >>>
|
E-Gazete
![]() Yazarlar
Anket
Hava Durumu
Facebook
Twitter
Tweets by GazeteGorunum |